10 Kasım 2011

Antakya Mutfağına Yolculuk...


Aylar öncesinden Aslı , Antakya programı için karar vermiş , çalışmalara başlamıştı. İlk defa hazır bir programa  denk gelmiştim.  Hepimiz, kendimizi Aslı'ya bırakmış,  yemeğe ve içmeye odaklamış, hatta  uçaktan iner inmez künefe ile açılış yapıp, günde 5 öğün yemeğe sanki and içmiştik :-) Aynen de planladığımız gibi oldu.



Cuma akşamı Pegasus ile başlayan yolculuğumuz , Antakya'da çarşının içinde yer alan Hatay künefecisi ile başladı.  Malesef, künefe tam anlamıyla bizi tatmin etmemişti, önceden pişmiş ve ılık şekilde sunulan künefeleri yedik ama aradığımız bu değildi...Önemli bir noktaya değinmek isterim ki İstanbul'da yediğimiz künefelere kıyasla çok hafifti.


Çınaraltı közde künefe











Aradığımızı ertesi gün Uzunçarşı'nın içinde  Çınaraltı'nda  közde pişirilen künefede bulduk.  Uzun Çarşı, sağlı sollu birbirinden değişik sokaklarda farklı dükkanların bulunduğu bir çarşı. Buraya kadar gelmişken baharat almadan dönmek olmaz. Ağırlıklı sumak, kimyon, kişniş , zahter, nar ekşisi (ev yapımı) , biber salçası , defne sabunu gibi Hatay'a özgü ürünlerden aldık.




Öğle yemeğimizi Mehmet Yaşin'in bir yazısından yola çıkarak Anadolu restoranda
yedik. Burada, mezelerden,  süzme yoğurtdan yapılan cacık, saç oruğu, cevizli biber, kekik salatası ve humus favorilerimiz arasına girdi. Ana yemek olarak da saçta kavurma  enfesti.



Daha sonra, Hayat Müzesini gezdik. Hatay müzesi, Mozaik zenginliği yönünden dünyanın ikinci, para koleksiyonu yönünden üçüncü büyük müzesi. Ayrıca, Anadolu restorana çok yakın olan Antakya Ortodoks kilisesi ve  Antakya Protestan kilise de rotamız içinde yer aldı. Daha sonra şehrin dışında bulunan Hristiyalığın doğduğu Saint Pierre kilisesine gittik. Yamaçta yer alan kilisenin hikayesini oradaki çocuklardan dinlemek çok keyifli oluyor, tavsiye ederim.

Saint Pierre kilisesindeki rehberimiz


Cam Müzesi
Otelimiz Savon, 1860'larda inşa edilmiş, zeytinyağı ve sabun fabrikası olarak faaliyet göstermiş. 2001 yılında yapılan restorasyonun ardından 2003 yılında otel olarak kullanılmaya başlamış. Geniş bir avluya bakan odalar bize eski zamanları hatırlattı.  Oteldeki enfes kahvaltıda çeşit çeşit Antakya peynirleri, halhalı zeytin ve onlara özgün simit bizim için vazgeçilmez oldu.


Akşam yemeğinde ise tercihimiz Sveyka oldu. İşte şimdi, tam anlamıyla Antakya'da olduğumuzu anladık. 3,5 senelik bir geçmişi olan Sveyka'da (Arapça çarşıcık , küçük çarşı anlamına geliyor) şef Ahmet bey bize parmaklarımızı yedirtti diyebiliriz. Zeytinyağlı humus, nar ekşili peynirli marul salata, kekik salatası, sucuk roll , vişneli kebap ve tepsi kebabı yediklerimizin sadece birkaçı. Kapanışı ise, menude yer almayan,  şef Ahmet bey'in önerisi üzerine peynirli irmik tatlısı ile yaptık, bir anda herşeyin önüne geçti ve peynirli irmik tatlısı lezzet sıralamasında ilk sırayı aldı. Bu kadar yemeğin üzerine güzel bir Hatay kahvesi içmemiz şart olmuştu. Normalde koyu olan Hatay kahvesi, bu sefer bize çok daha güzel ve hafif gelmişti. Şef Ahmet bey , Protestan kilisesinin yakınında yer alan Şekerci Naim'den %50 koyu kahve , %50 açık kahve karışımı olarak aldığını söyledi. Ertesi gün ilk işimiz Şekerci Naim'i bulup, bu karışımdan almak oldu.


Samandağ tarafına doğru başlayan yolculuğumuz, Hıdırbey köyünde küçük bir derenin kenarında yer alan  Musa ağacı olarak bilinen dev çınarın altında bir mola ile başladı. Köylülerin hemen orada sattıkları incir pekmezi, portakal likörünü almadan dönmek olmazdı. Daha sonra , Ermenistan dışında sadece Ermenilerin yaşadığı tek köy olan 35 haneli Vakıflı'ya geldik. 1875 yılında ipek fabrikası olarak kurulan bina, daha sonra restore edilip kiliseye dönüştürülmüş. Kilisenin bahçesinde Vakıflı Kadınlar Birliği kendi yaptıkları mamulleri satıyorlar.



Samandağ yolunda yer alan Titus tünelini ise yemek aşkına ıskaladık... Samandağ'a inerken uçsuz bucaksız sahil sanki bizi kucaklıyordu. Türkiye'nin en uzun sahili imiş. Burada, tercihimiz herkesin tavsiye ettiği Dervişhan yerine bizi denize sıfır konumu ile büyüleyen Aspava'da rakı balık yapmak oldu.

Samandağ Sahili


Bir sonraki rotamız ise Harbiye idi. Harbiye'de ipekçiler çok meşhur. El dokuması ipek şal ve fular alabilirsiniz. Eğer vaktiniz olursa, şelalede ayaklarınızın altından sular akarken bir keyif kahvesi içebilirsiniz.
Akşam yemeği için Kule restoranı seçmiştik, ancak beyaz floresan ışıkları, yaklaşık  900 kişilik kapasitesi ile bize restorandan çok tren garı hissini verdi. Ancak duyduğumuza göre Kule'de gündüz vadiye bakarak yemek de bir o kadar keyifliymiş. Havaalanına doğru yola çıkmak üzereyken Pegasus tarafından telefonuma gelen mesajla 1,5 saatlik bir rötar bizi bekliyordu... Tüm tatil boyunca keyfimizin kaçmasına tek sebep buydu..




Kısa notlar:
  • Antakya için 2 tüm gün yeterli. 1 gün şehir içinde gezilebilir, 1 günde de Samandağ , Harbiye tarafına gidilir. 
  • Antakya'da en ideali şöförlü bir araç kiralamak. Hem gidilecek lokal yerleri çok iyi biliyorlar hem de size çok güzel rehberlik ediyorlar. Eğer, detaylı tarih bilgisi almak istiyorsanız, o zaman rehber şart. 
  • Savon otelin girişinde sağda yer alan mağazada orijinal hediyelikler bulabilirsiniz.
  • Antakya merkezde yer alan Cam Müzesini de gezebilirsiniz. Müzenin sahibi Şadi Asfuroğlu 140 yıllık binayı restore ederek müze haline getirmiş. 
  • Merkezde yer alan Sultan Sofrası'da denenebilir. 
  • Uzun Çarşı'da girdiğiniz herhangi bir kasaptan kağıt kebabı isteyebilirsiniz. Eti bıçakla çok ince olarak kıydıktan sonra en yakın fırına gönderiyorlar, sonra da pişip geliyor. Biz bunu yemeğe cesaret edemedik, kasapların içinde en ünlüsü Pöç kasabı imiş..
  • Bu yazıya fotoğraflarıyla destek veren Aslı'ya ve Zeyno'ya tekrar çok teşekkür ederim :-)
Savon Hotel ( Antakya merkez) http://www.savonhotel.com.tr
Sveyka ( Antakya merkez) http://www.sveyka.com/
Anadolu Restoran ( Antakya merkez) http://anadolurestaurant-haysim.com/antakya.asp
Çınaraltı Yusuf Usta ( közfe künefe) 0326 212 68 88
Aspava ( Samandağ sahil)  0326 512 13 01
Kule Restoran ( Harbiye)  http://kulerestaurant.com.tr/
Sultan Sofrası (Antalya merkez)  http://sultansofrasi.com/
Dervişan Restoran ( Samandağ) http://www.dervisantesisleri.com/restaurant.asp



1 yorum:

  1. Kuzen....
    Bu yediklerin ilerleyen zamanda yol-su olarak dönmüyor. Bilesin... Örnek arıyorsan bana bakman yeter ;)
    Ayrıca... Hazır program güzel değil mi? Nasıl olduğunu bir de tarafından biz de görsek?
    Bir deee... İlk kez hazır program demişsin... Bre kuzen!!! Karadeniz'e gittiğimizde 'çanta' gibi sizi gezdirdik. O hazır değil de neydi? Bunama belirtisidir bunlar...
    DD

    YanıtlaSil